Dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren geldiğimiz yeni yeri tanımaya, anlamaya ve hayatta kalma güdüsü ile zorluklarla savaşma eğiliminde oluruz. Bize hayatı öğreten ilk öğretmenlerimiz de ebeveynlerimiz ve yakın çevremiz olur. Onların davranışlarını, olaylara verdikleri tepkileri gözlemler ve bize öğrettikleriyle harmanlayarak kendi kişisel özelliklerimizi oluştururuz. Oluşturduğumuz kişilik özelliklerimiz ile hayatımızı sürdürürken daha iyisini hayal ettiğimizde farkında bile olmadan kendimizi başkalarıyla kıyaslarız. Peki neden kendimizi başkalarıyla kıyaslama eğiliminde oluruz?
Neden kendimizi başkalarıyla kıyaslarız?
Bu giysi Ayşe’de çok güzel duruyordu bende neden güzel durmadı? Ahmet 100 almış, ben neden 50 aldım? Ben de Mine gibi çalışmalıyım. Bu sözler, kendimizi farkında olarak veya olmayarak diğer kişiler ile kendimizi kıyasladığımız sözlerdir. Kendi eksikliklerimizin başkalarında olmadığını düşünerek kendimize de o kişide olan özellikleri yüklememiz söz konusudur.
Geçmiş yaşantılarımıza baktığımızda, hayatı tanıma evremizde ebeveynlerimiz, bize nasıl olmamız gerektiğini veya onlar gözünde olunması gereken kişi profilini bizlere anlatmalarının en kolay yolu, çoğu zaman referans göstermektir. Çocukken ‘’bak sen düşünce ağlıyorsun ama Ayşe ağlamıyor, sen neden bu duruma bağırıyorsun, Ahmet hiç bağırıyor mu? Sen neden kötü not aldın bak Mine kaç almış…’’ gibi cümlelerle hep farklı kişilerle kıyaslanmışızdır. Zayıf olduğumuz yönler eleştirilmiş, kabul edilmemiş ve ne yazık ki başkaları ile örneklendirilerek ideal kişiler önümüze sunulmuştur. Oysa herkes olduğu gibidir ve bu şekilde kabul edilmelidir. Kimisinin spora, kimisinin müziğe ilgisi vardır. Müziğe ilgisi olmayan bir çocuğa ebeveynlerinin idealleri doğrultusunda başarılı olunan kişiyi göstermeleri, birey için zorlayıcıdır. Kişi, ebeveynleri önüne sunduğu için bu durumu hayatına uyarlamak zorunda hisseder kendini. Müzik konusunda da, tıpkı diğer kişi gibi başarılı olabilmek için mücadele etmeye çalışır. Başarılı olunamayınca da yaşanılan his genellikle kıskançlıktır. Kişi, kıskançlık hissi ile hep kendinde olmayan ancak farklı kişilerde olan özelliklere özenir. Aslında olması gereken, kıyaslamak veya kıyaslanmak yerine mevcut durumu kabul etmek ve başkalarının başarılarını takdir etmektir. Çocukluktan itibaren aşılanmış olan bu durumu aşabilmek için durumu kabullenmek, kişinin kendi sınırlarını keşfetmesi ve yapabileceklerini kendi potansiyeli ile değerlendirmesi gerekmektedir.
Eğer siz de kendinizi sürekli başkalarıyla kıyaslıyorsanız ve bu durum sizin mutluluğunuzun önüne set çekiyorsa, geçmiş yaşantılarınızdaki olumsuzlukları keşfetmek ve gelecekteki yaşamınızı kendi sınırlarınız ve özgürlüğünüz çerçevesinde yaşamanız için bir uzman görüşü alabilirsiniz. Uzman görüş ve desteği için bizimle www.psikolojiantalya.com adresinden, +90 555 101 51 15 veya +90 552 606 22 26 telefon numaraları üzerinden iletişime geçebilirsiniz.