12 – 20 yaş arası dönem birey için ergenlik dönemi olarak adlandırılır. Bu dönemde gelişen hormonlar ve değişen fiziksel özellikler ile birlikte; çocukluktan çıkma ve kendini keşfederek yetişkinliğe geçme, kimliğini bulma ve bireyselleşme noktasında pek çok gelişme gözlemlenebilir.
Bu dönemde birey, ailenin üzerindeki etkisini azaltmak ve kendi istediği gibi bir hayat inşa etme isteğindedir. Genellikle bu dönemde gençlerin giderek daha önemli olarak algıladığı arkadaş grupları, romantik ilgi alanları ve fiziksel görünümüne olan düşkünlükleri dolayısıyla aile üyeleriyle olan ilişkileri arka planda kalabilir. Bu özel dönemde ailesinin desteği olmadan da ayakları üzerinde durabildiğini başta kendisi olmak üzere herkese kanıtlama çabası içindedir. Bu noktada da ebeveynler ile sık sık çatışma içerisinde olabilir. Arkadaş çevresinde popüler ve özgür olmak bu dönemde onun için çok önemlidir; bu sebeple dışarıdan ‘’cool’’ gözükmek için de ebeveynlerinin söylediklerini yok sayabilir.
Ergenlik sürecini iki taraflı ele almak önemlidir; ebeveynler ve ergenlik döneminde olan çocuklar…
Ebeveyn gözünden ergen çocuğunu şu şekilde özetleyebiliriz; doğumundan bu yaşına kadar kol kanat gerdiği, doğru olanı öğretmek için kurallar koyduğu, gözü gibi baktığı, bu döneme gelene kadar büyük oranda kendilerine itaatkar davranan çocuğu; eskinin aksine söylenenlere karşı çıkıyor, umursamaz bir tavır sergiliyor ve söylenenlerin tersini uyguluyor. Ya da eskilerin tabiri ile çocuğun başında kavak yelleri esiyor. Bu zamana kadar mevcut durumdan zıt bir tablo ile karşılaşan ebeveynler genellikle bocalıyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ergen çocuklar açısından durumu değerlendirdiğimizde de fiziksel olarak gelişim ve değişim içinde olduğu, sosyal olarak başkalarıyla ilişkiler geliştirdiği bu dönem; çocukluktan yetişkinliğe adımlar attığı bir dönemdir ve ergenin dünyadaki yeri hakkında endişe ve kaygıya yol açabilir. Ergenliğin amacı psikolojik ve sosyal olarak genç bir yetişkine dönüşmek olduğu için: ‘’Artık ben büyüdüm kendi kararlarımı alır ve uygularım, bu benim hayatım, arkadaşlarım arasında “süt çocuğu” olarak anılmak istemiyorum.’’ Gibi serzenişler duymak olağandır. Tüm bu sitemler ergen bireylerin çoğunda görülür ve bu yaş grubu bireylerin davranış ve söylemleri yetişkinler tarafından normalleştirilir; ne de olsa ergen, büyüyünce geçer cümleleri çokça sarf edilir. Ancak bu dönem, çocuğu kendi haline bırakabileceğiniz bir dönem değildir; bu yüzden ergen deyip geçmeyin. Çocuğun hayatını şekillendireceği bu dönemde kendini keşfetmesi, kendisi için en doğru olanı bulması için ebeveynleri olarak ona her defasında destek olmalı ve doğru iletişim yöntemleri kullanmalısınız.
Ergenlikte ebeveynlerle olan ilişki, bireyin bu süreçte alabileceği yanlış ve hatalı kararları minimize ederek onun gelecek dönemdeki yaşamına olumlu yönde etki edecektir. Çocuğun umarsız tavırları doğrultusunda öfkelenmek ve öfkeyi çocuğa yansıtmak, cezalandırmak, aldığı kararlara karışmak, karşı çıkmak, üzerinde baskı kurmak gibi davranışları ergenlik döneminde ebeveynlerin yaptıkları hatalar olarak değerlendirebiliriz.
Ergenlik döneminde ebeveynler çocuğuna nasıl davranmalı?
Bireyin özel alanına saygı göstermeli
Onu dinlemeli ve anlamaya çalıştığınızı göstermeli
Baskı uygulamamalı, anlaşamadığınız noktalarda konuşarak konuları tartışmalı
Takdir etmeli
Sevgi göstermeli
Ona olan güveninizi sıkça dile getirmeli
Eleştirmek yerine konuları sorgulamasını ve doğru olanı kendi bulmasını sağlamalı
Arkadaş çevresini hissettirmeden gözlemlemeli ve bu konuda baskı uygulamamalısınız.
Bu dönemde ailesi tarafından baskılanmayan, takdir edilen, düşünmeye ve sorgulamaya teşvik edilen ergen birey, pozitif ve sağlıklı bir şekilde ergenlik dönemini geçirerek yetişkinliğe adım atacaktır. Ebeveynler; ergenlik dönemindeki çocuğuna yaşadığı hayatın kendi hayatı olduğunu, doğrusuyla yanlışıyla sonuçları üstlenmesi gerektiğini anlatarak çocuğunun alacağı kararlarda en doğru olanı seçmesine yardımcı olabilirler. Bu dönemde eleştiri yağmuru, baskı, ceza, küçümseme gibi davranışlarla ergen birey sizden uzaklaştığı gibi, yapmaması gereken davranışları yapma eğiliminde olacaktır. Bu yüzden bu dönemde aile iletişimini doğru temeller üzerinde konumlandırmak son derece önemlidir. Dinlemek; güçlü ancak yeterince takdir edilmeyen, önemsenmeyen bir araç oluyor ergenlerle iletişimde. Herhangi bir konuda ebeveynler genellikle direktiflere ve çözümlere yöneliyorlar. Ancak bu eğilimleri bir kenara bırakmak ve sadece gençleri dinlemek ilişkiyi güçlendirebilir. Spesifik veya merak uyandıran sorular sormak, gencin yargılandığını hissetmesine ve bu nedenle açık ve dürüst konuşmakta tereddüt etmesine neden olabilir. Dikkatle dinlemek ilgi, doğrulama ve destek gösterir. Ayrıca, gencin gerektiğinde ebeveyne güvenme şansını da artırır. Aktif dinleme yakınlık ve güven oluştururken aynı zamanda ergenin yaşadıklarını, anlattıklarını kafasında yeniden işlemlemesini sağlar. Bu noktada ebeveynin aktif dinleme ile sorgulayıcı dedektif gibi dinleme arasındaki değişkenleri fark edebilmesi ve merakını kontrol edebilmesi önemli olacaktır.
Tüm bu süreçte ergen çocuğunuz ile aranızda aşılamayan problemler varsa, bir uzmandan destek alarak bu süreci en doğru şekilde yönetebilirsiniz.