Çocukta takıntı; zaman ve mekan gözetmeksizin, sürekli yapmak istediği tekrarlayıcı davranış ve düşünceler olarak ifade edilebilir. Takıntılı olduğu davranış veya düşünceyi herhangi bir sebepten dolayı yerine getiremediği durumlarda çocuk, sıkıntıya girmiş hissedebilir; ağlama ve öfke nöbetleri ile durum ileri seviyeye taşınabilir. Hatta bu takıntılar çocuğun günlük rutini içerisinde kendini rahat hissetmemesine ve yönlendiği etkinliklerin çoğunlukla takıntılardan oluşmasına neden olabilir. Takıntılı durumlar aynı zamanda; dil gelişimini, sosyalleşme ve öğrenme gibi zihinsel süreçleri de etkileyebilir.
Çocuklarda Takıntıların Sebepleri Nelerdir? Hayatlarını Nasıl Etkiler?
Çocuklarda takıntılar aslında buz dağının görünen yüzüdür. Sürekli olarak aynı davranışın tekrar edilmesi; hep aynı şeylerin giyinmek istenmesi veya aynı soruların sorulması gibi davranışlar, bir sebebi işaret ediyor olabilir. Davranışsal sorunları nedeniyle çocuk, takıntılı dediğimiz eylemleri yapmakta veya zihnini sürekli aynı şeylerle meşgul etmektedir. Bu durumun doğal sonucu olarak, problemle başa çıkma yetisini kaybetmektedir. Takıntılı obje veya düşüncelere dair döngü kısaca bu şekilde özetlenebilir.
Çocuklarda takıntıların altında yatan pek çok sebep olabilir. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir;
– Kaygı problemleri.
– Kendini güvende hissetmeme.
– Ebeveynlerin yanlış tutumları.
– Mükemmelliyetçilik.
– Özgüven sorunları.
– Genetik sebepler.
– Otizm.
Dünyayı daha yeni keşfeden çocuklar, aile ve çevresinin etkisi altındadır. Ebeveynlerle geçirilen ev hayatı akabinde dış dünyada karşılaşılan her yeni durum, çocuk için yeni bilgi ve deneyimlerdir. Yaşamı ve günlük hayatı çocuk, bu bilgiler ışığında anlamlandırır ve kendi hayatına da yön verir. Mükemmelliyetçi bir anneye sahip bir çocuğun anne-çocuk ilişkisini gözümüzde canlandıralım. Mükemmel olmaya çabalayan bir anne, bunu izleyen ve bu davranışları gözlemleyen çocuk. Çocuk düşüncesine göre doğru olan; annesinin yaptıklarıdır ve o da annesinin davranışlarını kopyalayarak her şeyi mükemmel yapmaya çalışabilir. Kendisinin kusursuz davranışları da takdirle desteklendiğinde kendini iyi hissedebilir. Ancak iyi olarak niteleyemediği ya da yapamadığı senaryolarda kendini huzursuz hissetmesi, sorun olarak ortaya çıkabilir. Bu da çocuğun mükemmel davranışları tercih etmesine ve bunları kullanmasına yol açabilir. Çünkü mükemmel yaptıkları onun için güven verici ve rahatlatıcıdır fakat ustalıkla yaptığı bu davranışlar tekrar tekrar yapıldığı takdirde takıntılı davranışlara dönüşebilir. Örneğin; sayı saymayı yeni öğrenen bir çocuk, bir süre öğrendiğini saklayıp bir anda kusursuz şekilde saymaya başlayabilir. Bu durum, sakladığı dönem bazında gelişim geriliği veya farklı bir sorun gibi düşünülebilirken bir anda kusursuz şekilde sayıyor oluşu, çocuğun mükemmelliyetçilik yaklaşımı sebebiyle olabilir. Ancak bu mükemmellik süreklilik halinde arz eden tekrarlara dönüşmesi ve takıntı halini alması, mükemmele olan takıntıya işaret ediyor olabilir. Hatalı bir sonuca varmamak adına çocuk çok iyi tanınmalı; aile yaşantısı, ebeveyn ve çevresi çok iyi analiz edilmeli ve ona göre bir çıkarıma ulaşılmalıdır. Bir diğer örnek de dünyayı anne memesinde çok güvenli ve mutlu bir ortam olarak hisseden çocuğu, bir anda memeden kesmek olabilir. Çocuk için oldukça kaygı verici ve belki de güven zedeleyici olabilen bu durum sonrasında, aradan yıllar geçse bile çocuk memeden ayrılamama gibi kaygı düzeyini azaltmaya yönelik veya tırnak yeme gibi tepkisel davranışlar sergileyebilir. Bu noktada ebeveynlerin kendilerini hatalı veya suçlu gibi görmemeleri gerekir. Kendi yetiştirilme yöntemlerini ve psikolojik süreçlerini kendi çocuklarına aktarmaları, oldukça olağandır. Bu noktada çocuğun takıntıları altında yatan sebepleri iyi analiz etmek ve ivedi şekilde destek almak, yapılacak en önemli hamledir.
El ya da kol hareketleri, dönen cisimlere olan bağımlılık gibi davranışlar da takıntı açısından iyi analiz edilmesi gereken davranışlardır. Bu davranışları; göz teması kuramama, adına seslendiğinde bakamama, parmağı ile cisimleri işaret edememe, konuşma geriliği gibi semptomlar takip diyorsa; otizm gibi nörogelişimsel bir farklılık durumundan da bahsedilebilir. Ancak; bu sebepler kesinlikle otizm demek de değildir. Kaygı ve güven sorunları yaşayan bir çocuk da tüm bu semptomlara sahip olabilir. Bu sebeple mutlaka ve mutlaka bir uzman teşhisi ve tedavisi bu noktada önem kazanmaktadır.
Sevgili ebeveynler, çocuğumun takıntıları var nasılsa zaman içerisinde düzelir demeyin. Eğer siz de takıntılı davranış veya düşünceleri olduğunu ve bunların yanı sıra farklı iletişim sorunları veya çekingenlik gibi semptomlarla birlikte gözlemliyorsanız vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız önemlidir. Bizimle www.psikolojiantalya.com adresinden ya da +90 555 101 51 15 ve +90 552 606 22 26 telefon numaralarından iletişime geçebilir, profesyonel destek alabilirsiniz.
Uzman Klinik Psikolog Ceren Fırıncı