Her bireyin sevdiği özellikleri de vardır sevmediği özellikleri de. Örneğin; özgüveni yüksek olan ve bununla gurur duyan bir birey, aşırı tez canlılığı yüzünden hata yapıyor ve bu özelliğinden hiç hoşlanmıyor olabilir. Kişi, sevdiği bu özelliğini dışa vururken hatalara sebep olan…
İlişkiler, bireylerin bağlantı kurmasına yarayan en önemli unsurdur. Aynı zamanda ilişkiler, insan hayatına yön vererek hayatı kökünden değiştirebilecek güce sahiptir. Sosyal hayatımızda yer edinen ilişkilerimiz aynı zamanda profesyonel hayatımızda da önemli bir büyüklüğe sahiptir. İlişkilerin pek çok çeşidi vardır ve…
Hayatımızı duygu, düşünce ve eylemlerle yönetiriz. Duygularımız, bizi ihtiyaçlarımıza yönelten, motive eden psikofizyolojik bir değişimdir. Bu hisler dış yaşamın tehlikelerinden bizi korurken, sosyal ilişkilerimizdeki tutumlarımıza ve hayatımıza yön verir. Tecrübe ve deneyimlerin de katkılarıyla benzer durumlara karşı bize yaşanmış olan duyguları…
‘’Ben yalnızlığı seviyorum, birine bağlanmak dünyanın en zor işi, mesafe her zaman iyidir, birine sarılmak anlamsız geliyor…’’ Bu ve benzeri cümleler, çoğu insanın hayatında “mesafeli” olarak adlandırdığı kişilerden duyduğu cümlelerdir. Ancak bu cümleleri sarf eden kişiler, karşı tarafla ne kadar…
Hayatta yaşanmış olan bazı olaylar kişiye öyle ağır gelir ki, kişinin bu olaylarla başa çıkması oldukça zordur. Başa çıkmakta zorluk yaşadığımız, hayatımızı derinden etkileyen, her an hatırımızda bulunan olayları psikolojide travma olarak adlandırmaktayız. Travmalar öyle sarsıcıdır ki her an sanki…
İnsan doğası gereği iletişim kurmak ve etkileşim yaratmak üzerine inşa edilmiştir. Bireyler arası kurulan iletişim ise, her kişi özelinde psikolojik ve fizyolojik açıdan olumlu ve olumsuz etkiler bırakır. Aile, eş, arkadaş, öğretmen, öğrenci, meslek gibi gündelik yaşamda kurulan…
Dissosiyatif çoklu kişilik bozukluğu olarak adlandırılan psikolojik rahatsızlık; bireyin öz kişiliği dışında farklı kişiliklerinin var olması ve her bir kişilik özelinde farklı bir birey gibi davranışlar göstermesi problemidir. Çoklu kişilik bozukluğuna sahip kişilerin geçmiş yaşantılarında yaşamış olduğu travma veya olumsuz…
“Dinlemek, iyileşmenin en eski ve belki de en güçlü aracıdır.” Rachel Naomi Remen İnsan, doğası gereği iletişim kurmak ve etkileşim yaratmak üzerine inşa edilmiştir. Kişilerarası anlaşmanın en temel yapı taşı budur. Yolda yürürken dahi tesadüfen konuşmaya başladığınız ama sıcak…
Dünyaya gelen herkesin en doğal hakkı ve ihtiyacı; başkasının, onun alanına müdahale etmeden özgürce yaşamasıdır. Çocuktan ergene, kadından erkeğe istisnasız herkes; eşit haklara sahiptir. Bir başkasının haklarını ihlal etme veya başkasına zarar vermeye herhangi bir bireyin hakkı asla yoktur. Ancak…
Erken dönem; bebeklik, çocukluk ve ergenlik yıllarını kapsayan; bireyin ilk deneyimlerini yaşadığı ve pekiştirdiği dönemdir. Bu dönemde öğrenilen veya deneyimlenen olumlu tecrübeler, bilişte olumlu olarak depolanır ve güvenli hatıralar olarak gelecek yıllara yansır. Ancak olumsuz yaşanmışlıklar, duygular, his ve düşünceler; erken…
‘’Doktor doktor geziyorum ama ağrılarıma çare olacak bir uzman, bir tedavi bulamadım.’’ Şiddetli ve geçmeyen baş, omuz, sırt ve kas ağrıları, genel olarak vücutta yorgunluk, sık hastalanma gibi problemler yaşayan kişiler; nöroloji, dahiliye gibi birimler aracılığı ile sorunlarına çözüm ararlar.…
Bebeklik; hayatın en konforlu dönemi gibi görünse de aslında hayatı tanımaya dair çaba gösterilen, isteklerin ifade edilmesinde zorlanılan, bir ötekine en çok ihtiyaç duyduğumuz, en bağımlı olduğumuz dönemdir. Bebek dil becerilerini kullanamasa da bakım veren ebeveyne kendi ihtiyacını, arzusunu bazen…
Aile kavramı, dünyanın en eski kavramlarından biridir. Eski toplumlardan beri süregelen bu kavram; bir toplumun en saf, en küçük halini yansıtır. 20. yüzyıldan itibaren yasal boyutta değişimlere uğrayan bu kavram, hayatımızın hep bir parçası olmuştur. Bir arada mutlu yaşanmak üzere…
Öz düzenleme en temelde zorlandığımız bir durum karşısında kendini yatıştırabilme, sakinleştirebilme veya bir hedef uğruna dürtülerimizi erteleyebilme, bekleyebilme gibi becerilerimize verilen genel bir isimdir. Duygu regülasyonu olarak da tanımlanan öz-düzenlemenin temel basamağı kişinin kendi duygularının farkında olması ve zaman zaman…
Her anne baba için çocuğunun okula başlama serüveni heyecan vericidir. Kreş, anasınıfı, ilkokul süreçlerinden başlayan bu serüven, yıllar boyunca devam eder. Çocuklarının iyi eğitim alması, hayatı öğrenmesi, iyi bir meslek sahibi olması, maddi özgürlük ve manevi mutluluğu yakalaması; ailelerin en…
Çekirdek aile; iki bireyin birbirini severek evlenmesi ve takip eden zaman içinde çocuklarının dünyaya gelmesi ile büyümüş en küçük toplumsal yapıdır. Geniş aile ise, çekirdek aileye eklenen kadın ve erkeğin ailelerini de kapsar. Her iki grup da kendi içlerinde birbirini…
Evlilik, kadın ve erkeğin hayatlarını birlikte paylaşmaya imza atmaları ile başlayan bir serüvendir. Bu serüven, bazı kişiler için aşk dolu bir sürecin güzel bir armağanı, bazı kişiler için ise zorunluluk ve dolayısıyla mevcut sorunlarından bir kaçıştır. Kişilerin çocukluk ve gençlik…
İlişkilerde saygı, sevgi, hoşgörü, birlikte iyi vakit geçirmek kadar önemli bir unsur varsa; o da cinselliktir. Eşlerin cinsel açıdan birbirlerini tatmin edebilmesi, ilişkiyi güçlendirir ve çiftlerin mutluluğuna mutluluk katar. Ancak; bazı sebeplerden dolayı kadın ve erkeklerde cinsel sorunlar görülebilir. Kadınlarda…
Hayatımızı devam ettirebilmemizin temel koşullarından biri, maddi kaynaklarımızdır. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, gezdiğimiz her şey, bu kaynağa dayanıyor. Temel ihtiyaçlarımızdan tutun lüks tabiri ile adlandırdığımız, bizi iyi hissettiren ancak yaşamımız için şart olmayan her şeye; maddi kazançlarımız ile sahip olduğumuz bir…
Sevmek ve sevilmek, tüm insanların tattığı dünyanın en güzel duygularındandır. Sevginin karşılıklı olması, yolda birlikte yürünmesi ve hayatın tatlı acı her yanının birlikte kucaklanması; büyük bir şanstır. Ancak bu şans her defasında karşılıklı olamayabiliyor. Sevgi karşılıklı olmadığında genellikle diğer taraf…
Dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren geldiğimiz yeni yeri tanımaya, anlamaya ve hayatta kalma güdüsü ile zorluklarla savaşma eğiliminde oluruz. Bize hayatı öğreten ilk öğretmenlerimiz de ebeveynlerimiz ve yakın çevremiz olur. Onların davranışlarını, olaylara verdikleri tepkileri gözlemler ve bize öğrettikleriyle harmanlayarak…
Herkesin hayatında deneyimlediği olumlu veya olumsuz yaşantılar vardır. Bu yaşantılardan elde edilen deneyimler, olumlu olduğunda hayatımıza da olumlu etkileri olur. Ancak olumsuz olduğunda hayat boyu sürecek olumsuz etkileri devam eder. Olumsuz deneyimlerden oluşan havuz taşsa bile bunlar bedende hapsolur ve…
Bir yuva kurmak, hayatı bir eşle paylaşmak ve aile olarak hayata devam etmek; kuşkusuz alınan en önemli kararlardan biridir. Evlilik kararı alınması ve evlenilecek kişinin seçilmesi için herkesin ayrı kriteri vardır; kimisi için partnerinin yakışıklı veya güzel olması önemlidir, kimisi…
Her anne baba için çocuğunun okula başlama serüveni heyecan vericidir. Kreş, anasınıfı, ilkokul süreçlerinden başlayan bu serüven, yıllar boyunca devam eder. Çocuklarının iyi eğitim alması, hayatı öğrenmesi, iyi bir meslek sahibi olması, maddi özgürlük ve manevi mutluluğu yakalaması; ailelerin en…
İşiniz gücünüz bittiğinde, arkadaş buluşmanızdan eve geldiğinizde, çocuklarınız uyuduktan sonra, yemek yaparken, uykuya dalarken, kısacası kendinizle baş başa kaldığınız her an; zihninizde bitmek bilmeyen düşüncelerle boğuşuyor olabilirsiniz. Bu durum, hayatınızın bazı yoğun dönemlerinde yaşandığında gayet olağandır. Ancak bu düşünceler kronik…
Hepimiz; doğduğumuz, büyüdüğümüz toplumun kültürel normlarını benimser ve kendimizi oraya ait hissederiz. Öyle ki büyüdüğümüz veya çok uzun zaman geçirdiğimiz bir mahalleden çok uzak olmayan farklı bir mahalleye taşındığımızda bile yeni yere uyum sağlamak ve orayı kendimize ait hissetmek için…
Yaşamımızda sahip olduğumuz 7 temel duygu vardır. Bu duygular; sevinç, üzüntü, tiksinme, şaşırma, korku, öfke ve utançtır. Yaşamımız boyunca karşılaştığımız olaylar, duygularımızı etkiler, duygularımız da davranışlarımızı… Peki neden duygularımız davranışlarımızın kontrolü altında? Duygular Davranışları Nasıl Etkiliyor? Duygu, düşünce ve davranışlar birbirleriyle…
En başarılı, en zeki, en güzel “hep ama hep” benim. Bu cümleleri çok duymayız ama duyduğumuzda şüpheyle yaklaşırız. Şüphemiz sorunlu bir kişiliğin karşımızda olup olmadığıdır. Elbette bu şekilde düşünen insanlar, birtakım kişilik bozukluklarının; özellikle Narsisistik kişilik bozukluğunun en önemli adaylarıdır.…
Çocuklar; hayatı keşfetme aşamasında, pek çok deneyim yaşayarak duygularını ortaya koyarlar. Örneğin bazı çocuklar için yüksek ses herhangi bir şey ifade etmezken, bazı çocuklar için ise yaşadığı bir olayı ya da durumu çağrıştırması nedeniyle büyük bir korkuya neden olabilir. Çocuklarda özgül…
Karşı cinsle olan etkileşimde yaş farkı; bazıları için önemli bir kriterdir, bazı kişiler için ise yaşın hiçbir önemi yoktur. Kimi kadın; kendinden büyük, olgun olarak tabir ettiği yaşı büyük erkeklerden etkilenirken kimi kadın kendinden küçük erkekleri çekici bulabilir. Aynı şekilde…
Ben daha güzelim, ben daha çok para kazanıyorum, benimle birlikte olacaksan bu şekilde giyinemezsin…’’ Bu cümleler ilişkilerde duymaya alışkın olduğumuz; bir tarafın hep baskın, diğer tarafın pasif bırakıldığı veya iki tarafın da sürekli güç yarıştırarak üstün olmaya çalışması ile yönetilmeye…
Günümüzde çoğu kişi, koşuşturma içerisinde ve günlük hayatın getirdiği olumsuzluklar sebebiyle ciddi zorlantı yaşıyor. Kimi sınava hazırlanıyor, kimi yoğun bir iş temposu içerisinde… Bu tempo içerisinde de sıklıkla çoğu kişi: ‘’Ah keşke deniz kenarında sakin bir balıkçı kasabasında yaşayabilsem, yeter…
Psikopatoloji; normal olmayan, uyumsuz davranışları derinlemesine inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyal ve gelişimsel normlar çerçevesinde gerçekleştirilen araştırmada davranışın kaynağı, uyumsuzluk düzeyi, uyumsuz davranışın sıklığı, süresi ve şiddeti, bireysel ve zihinsel süreçleri ile birlikte ele alınmıştır. Ayrıca bireyin bu uyumsuz davranışla…
Bağımlılık; herhangi bir unsurun, maddenin, davranışın kişiye fizyolojik veya psikolojik olarak zarar veriyor olmasına rağmen ondan vazgeçememesi, sürekli olarak onunla yaşama isteğinde bulunması ve eksikliği durumunda kriz halinde olmasıdır. Aslında beynimizin kontrolünde “kimyasal çalkantılar” yoluyla gerçekleşen bir durumdur bağımlılık. Sigara,…
Cinsellik; doğumdan ölüme kadar her zaman bizimle var olan ancak toplumumuzda yasak, ayıp, günah olarak nitelendirilen bir kavramdır. Çocuk, ergen, yetişkin cinselliği hep çeşitli sebeplerle geri plana itilir. Hiç konuşulmayan; belirsizliklerle dolu, hep saklı tutulan ve ayıp, yasak, günah sayılan…
Akut stres bozukluğu farklı sebeplerden ortaya çıkabilse de genel olarak travmatik olaylardan sonra yaşanan psikolojik rahatsızlıklara verilen genel addır. Akut stres bozukluğu, yaşanmış olan travmadan sonra tedavi edilmediği takdirde travma sonrası stres bozukluğuna sebep olabilmektedir. Dahası, akut stres bozukluğu kendisini…
Ergen bireyler için arkadaş çevresinde gerçekleştirilen davranışlar çoğu zaman normal olan ve taklit davranışlardır. Bunun yanı sıra, aykırı olmak ve dikkat çekmek de ergen bireylerin davranışlarının yönünü belirleyen bir faktördür. Kendine zarar verme davranışı da ergenler arasında, arkadaş çevresinde normalleştirilerek…
Hayatın getirdiği yükü birlikte omuzlamak, mutlu anılar biriktirmek; her çiftin isteğidir. Ancak bazen bu ümitlerle yola çıkılmış olunsa bile hayat, çift için zindan hale gelebilir. Hayat paylaşıldığında güzel, zindan olduğunda ise azaptır. Bu iki uç duygu arasında ise ince bir…
Dürtü kontrol bozukluğu, her yaşta ortaya çıkabilen psikolojik bir problemdir. Bireylerin, kendilerini ve bağımsızlıklarını keşfettikleri ergenlik döneminde de dürtü kontrol bozukluğu görülebilir. Ergen bireyler, çoğu zaman dürtülerini kontrol edemeyerek yaptıkları davranışlardan haz alma eğiliminde olabilirler. Ancak eğer ergenlerde dürtü kontrol…
Güzel başlayan ilişkilerin pek çoğu yolunda devam ederken, kimi ilişkiler ise çeşitli sorunlar yaşayarak zaman içerisinde içinden çıkılmaz hale gelir. Sorunları ile birlikte devam eden sorunlu ilişki, çift için beraber yaşamayı zorlaştırır ve çok daha önceki evrelerde sonlanması gereken bu birliktelik, zorunlu…
Cinsellik; hem ruha hem bedene hitap eden, ilişkilerdeki aşkı ve tutkuyu temsil eden bir eylemdir. Kadın ve erkeğin ilişkisindeki mutluluk, cinsel mutluluk ile paraleldir. Bir tarafın cinsel açıdan mutsuzluğunun ilişkiye yansıması kaçınılmazdır. Ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin görüldüğü, kadının baskılandığı ülkelerde…
‘’Hiç istemiyorum ama arkadaşım kırılmasın diye onun dediğini yapıyorum, karşılığını almadığım halde müdürümden tepki görmemek adına çoğu gece mesaiye kalıyorum, annem sürekli özel hayatıma müdahale ediyor saygısızlık etmemek için sesimi çıkartmıyorum…’’ Bu ve bunun gibi pek çok cümle, birçok kişinin…
Çocukta takıntı; zaman ve mekan gözetmeksizin, sürekli yapmak istediği tekrarlayıcı davranış ve düşünceler olarak ifade edilebilir. Takıntılı olduğu davranış veya düşünceyi herhangi bir sebepten dolayı yerine getiremediği durumlarda çocuk, sıkıntıya girmiş hissedebilir; ağlama ve öfke nöbetleri ile durum ileri seviyeye…
Huzursuz bacak sendromunun farklı semptomları sebebiyle net tanımı yoktur. Bu rahatsızlık demir eksikliği, şeker hastalığı gibi rahatsızlıklarla birlikte görülebilirken aynı zamanda psikolojik olarak da ortaya çıkabilmektedir. Peki, huzursuz bacak sendromu nedir? Tedavisinde neler yapılabilir? Huzursuz bacak sendromu, kronik bir hareket rahatsızlığıdır.…
Her insan, sağlıklı kalabilmek için yeterli uykuya ihtiyaç duyar. Uykuya en çok ihtiyaç duyan organımız, beyindir. Kişiler uyandıklarında, kendilerini zinde ve dinlenmiş hissediyorsa; iyi bir uyku aldıklarını söyleyebiliriz. Her gün yorgun uyanan ve gün içerisinde kendini zinde hissetmeyen kişilerde ise…
Gaslighting, 1944 yapımı gaslight filminden yola çıkarak oluşturulmuş bir terimdir ve son zamanlarda gündeme gelen önemli bir manipülasyon türüdür. Manipülatör süreç boyunca çok yavaş bir şekilde manipüle etmeye odaklanır ve böylece kurban, bulunduğu durumu anlamakta zorluk çeker. Kişiyi değersizleştirerek kendine olan saygısını…
Pekçok kişi, başkaları tarafından duygusal istismara maruz kalmakta ve zor kullanarak fikirleri, davranışları değiştirilmeye çalışılmaktadır. Psikolojik manipülasyon olarak adlandırdığımız bu davranışlarla amaç; karşı tarafın kontrolü kendi eline alarak birey üzerinden çıkar elde etmektir. Burada bir taraf için fayda söz konusuyken, diğer…
Empati, birçok farklı tanımı bulunan bir terimdir. En temelde empati kognitif yani bilişseldir; kişi, karşısındakini tanır ve onun neler hissettiğini anlar. Aynı zamanda duygusaldır; bu noktada kişi karşısındakini anlamakla kalmaz, onunla duygularını paylaşır. Bilişsel ve duygusal sürecin aktarımı olarak empati;…
Manipülasyon, kişiyi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek üzere kullanılan bir yöntemdir. Her ilişkide olabileceği gibi, romantik ilişkilerde de manipülasyonlara sıkça rastlanmaktadır. Yalanlarla partneri kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmek, problem yaratmak ve problemin çözümü için tek çarenin manipülatör partnere sarılmak olduğu konusunda kişiyi…
Günümüzde birçok ebeveyn çocuğunu büyütme aşamasında zaman zaman çeşitli araştırmalar yaparak hareket etmektedir. Özellikle anneler gebelik döneminde; belgesel izlemek, kitap okumak ya da uzman görüşlerini dinlemek gibi seçenekleri tercih ederler. Çocuk doğduktan sonra ise bazı şeyler planlandığı gibi ilerlemeyebilir. Anne…
Aile tanım olarak; anne, baba ve çocuklardan oluşan, toplumdaki en küçük sosyal yapı olarak ifade edilmektedir. Sosyal çevre, kültürel yapı ve alınan eğitimler çerçevesinde aile yapısı şekillenir ve dinamik aile tiplerinden birini oluşturur. Pek çok dinamik aile tipi mevcuttur…
Okul; çocuğun hem teorik hem de pratik bilgiler edindiği ve bunları yaşamında uyguladığı aile ortamından sonraki ilk deneyimdir. Okul zamanında çocuk, ebeveynlerinden ayrı olarak tek başına hareket etmeye ve kararlar vermeye de başlar. Bu süreçte sosyalleşmeyi, ihtiyaçlarını kendi başına…
Temelde neslin devamlılığını sağlayan üreme, doğumdan itibaren herkeste bulunan yaşamsal bir dürtüdür. Biz insanlar bu üreme dürtüsü ile cinsel hayatımızı şekillendiririz. Sevgi, aşk, karşı cinse olan çekim olarak adlandırdığımız unsurlar da bu dürtünün ortaya çıkardığı duygulardır. Kişiyi çeken karşı cins;…
Dijitalleşen dünyayla birlikte hayatımıza her gün pek çok yenilik giriyor. Sosyal medya da bunlardan sadece bir tanesi. Platformlar aracılığıyla hayatımızın her alanına dokunan sosyal dünyada, aşk konusu da oldukça popülerdir. Geçmiş dönemlerde sosyal medyadan tanışılan kişilere güvenilmemesi gerektiği gibi…
Benzer semptomlara sahip olan bipolar bozukluk ve borderline kişilik bozukluğu, birlikte görülme sıklığının da fazla olması sebebiyle doğru tanı koymayı zaman zaman zorlaştırır. Benzer olması sebebiyle birbiriyle en sık karıştırılan iki temel semptom; mizaç dalgalanmaları yani ruh hali değişiklikleri…
Privacy Overview
Cookie | Duration | Description |
---|---|---|
cookielawinfo-checkbox-analytics | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics". |
cookielawinfo-checkbox-functional | 11 months | The cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional". |
cookielawinfo-checkbox-necessary | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary". |
cookielawinfo-checkbox-others | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other. |
cookielawinfo-checkbox-performance | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance". |
viewed_cookie_policy | 11 months | The cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data. |
Sizlere ne kendi ülkesine geri dönebilen, ne de başka bir ülkeye gidebilen, belirsizlikler içinde yaşamaya çalışan bir adamın hikayesini ele alan bir film önerimiz var: Terminal.
Steven Spielberg’ün yönetmenliğini üstlendiği 2004 yapımı filmde Tom Hanks, Viktor Navorsk isimli bir karakteri canlandırıyor. Navorsk, Amerika’da bir havalimanındayken ülkesinde bir ayaklanma olduğunu öğrenir ve bu olay sonucu Amerika tarafından pasaportu geçersiz sayılır. Ülkesinde yaşanan bu olağanüstü durum nedeniyle Navorsk’un ne Amerika’ya girmesine izin verilir, ne de ülkesine dönmesine… Kendini bir anda dilini bile doğru düzgün bilmediği bir ülkenin havalimanında sıkışıp kalmış olarak bulan Navorsk, bir çok sorunla yüz yüze kalacaktır. Fakat kahramanımız zamanla duruma alışacak ve karşısına çıkan her zorlukla mücadele etmeyi başaracak hatta bir hostese aşık olacaktır.
Hiç bilmediği bir yerde, kendi vatandaşlığını dahi tanımayan yabancı bir ülkenin havalimanında bir süre yaşamak zorunda kalan bir karakterin, hayata tutunma gayreti ve içinde bulunduğu koşullara uyum sağlama becerisi ile zorlukların nasıl üstesinden geldiğini gösteren bu filmi izlemenizi öneririz.
Taxi Driver filmi; usta yönetmen Martin Scorsese’nin üstlendiği, başrolünde Robert De Niro’nun oynadığı 1976 yapımı bir karakter analizi filmidir.
Taksi Şoförü filmi; Vietnam’da savaşının izlerini henüz atamayan bir askerin geceleri taksi şoförlüğü yaparak gördüğü kirli ve adaletsiz dünyaya uyum sağlamayı reddetme hikayesini anlatıyor.Taksi şoförü Travis; sosyal hayatındaki başarısızlığını, savaşın beraberinde getirdiği psikolojik bunalımı ağır bir şekilde yaşayan bir kişidir. Devamlı bir aidiyet duygusu duymaya çalıştığı topluma bir türlü kabul edilmez. Toplum, onu psikolojik sıkıntılarından dolayı bir birey olarak görmez ve dışlar. Tamamiyle bir spirale düşen Travis, fark edilmenin tek yolunun şiddet ile birlikte olduğunu düşünür. Bu kırılma anından sonra bir silah alıp harekete geçmeye, sokakları “temizlemeye” karar verir. Fark edilmeyen ve göz ardı edilen milyonlarca kişinin toplum dışına itildiğinde neler yapabileceğini gösteren, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerin topluma tekrar kazandırılması gerektiğini savunan, sert adam kimliğinin arkasına saklanan erkeklerin duygularıyla yaşadıkları zorlukları anlatan, çürümeye yüz tutmuş bir topluma karşı tutulan bir ayna niteliğindeki film, yönetmen Martin Scorsese’nin kariyerinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul görür.
Bir savaş gazisinin topluma tekrar karıştığında yaşadığı zorlukları anlatan, “sert adam” kimliğinin bir süre sonra kişide nasıl psikolojik zararlar bıraktığını anlatan bu filmi izlemenizi öneririz.
Yes Man filmi; Peyton Reed’in yönetmenliğini üstlendiği, başrolünde Jim Carrey’nin oynadığı 2008 yapımı bir komedi filmidir.
Jim Carrey’nin canlandırdığı John Cothran Jr. Carl, iyi bir sosyal yaşantısı olmayan, eşinden yeni ayrılmış ve tüm hayatını evde tek başına film izleyerek geçirmekte olan bir karakterdir. Bir gün arkadaşlarının ısrarı ile terapiye gitmesi sonucu, terapisti Carl’a her şeye “evet” demesini söyler. Tuhaf bir biçimde, terapiden sonra Carl her “hayır” cevabı verdiğinde başına kötü olaylar gelmeye başlar. Carl’ın vermesi gereken tüm kararlara “evet” cevabını vermesi, başına gelecek türlü türlü komik ve eğlenceli olaylara kapı açar.
Sosyal yaşantımızda zaman zaman karşımıza çıkan “hayır” diyememe sorununa da eğlenceli bir atıfta bulunan bu filmi izlemenizi öneririz.
Çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler, travmalar ya da ebeveyn tutumları; bireyin hayatının her alanını şekillendiren etkenler olarak karşımıza çıkıyor. Kişilik özelliklerinden, kişiler arası iletişime birçok noktayı etkileyen bu deneyimler, kişinin ebeveynliğinde ve çocuklarını yetiştirirken gösterdiği davranışlarında da istemsizce tekrar ederek kendini belli edebiliyor. Kimi zaman ebeveynliğini iyileştirmek isteyenlerin önce kendi çocukluğunu iyileştirmesi gerekebiliyor.
Farklı farklı hikayelerden örnekler vererek çocukluk ile annelik arasındaki bağı net bir şekilde ifade eden “İyileşen Çocukluğum, İyileşen Anneliğim” kitabı çocukluk yaraları, eleştiri, hakaret, şiddet, kıyaslama, çocuğu yalnızlığa itme ve sevgisizlik gibi konuları ele alıyor ve ebeveynlere, çocukluk yıllarında yaşanılan ve çözüme kavuşmayan olumsuz deneyimleri kendi çocuklarınıza bir miras gibi aktarmayı bırakmalısınız mesajı veriyor.
Üslubu ile çocuk kitabı gibi görünen fakat herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği ve çeşitli dersler çıkarabileceği bu masalsı öykü, Sahra Çölü’ne düşen bir pilot ile karşılaşan Küçük Prens’in hikayesini ele alır.
Küçük Prens, tek başına yaşadığı boabap ağaçlarıyla kaplı küçük gezegeninde eşsiz güzellikte bir güle sahip olduğunu, gülüyle anlaşamayıp keşfetmeye çıktığı gezegenlerde karşılaştığı farklı insanları anlatır. Bu insanlar aslında hepimizin karşılaştığı, belki de kendimizden bir şeyler bulabileceği karakterlerdir. Her şeye hükmettiğini sanan bir kral, ilgi meraklısı bir palyaço, sürekli sayılarla ve yapması gerekenlerle uğraşan bir iş adamı, devamlı fenerini yakıp söndüren bir bekçi, sürekli içen bir sarhoş gibi çeşitli karakterler ile karşılaşan Küçük Prens, yetişkinlerin hayatlarındaki amaçsızlık, umutsuzluk, egoistlik gibi zarar verici özelliklerin varlığını görür. Yolculuğunun son durağında, karşılaştığı tilki ve onun verdiği sır sayesinde Küçük Prens, sahip olduklarını değerli kılan asıl şeyin onlara verdiği emek ve zaman olduğunun farkına vararak, evine; gülünün yanına döner.
Küçük Prens’in karşılaştığı karakterler aslında farklı insan tiplerinin ve zihniyetlerinin bir yansıması ve insanları körelten davranışların, çatışmaların ve yetişkinlerin monoton, bencil ve hayal gücünden yoksun hayatlarının eleştirisidir. Yetişkinlerin; sevgi, dostluk, yalnızlık, mutluluk, ben merkezcilik kavramları yeniden sorgulamasını sağlayan kitap, insanların duygularını nasıl geri plana attığını, düşünce boyutundan daha derinlere yani duygularına kulak vermekten nasıl korktuğunu bizlere gösterir.
Bugün sizlere başrollerini Robert De Niro, Bradley Cooper ve Jeniffer Lawrance’ın paylaştığı, bipolar bozukluk ve depresyon konularının işlendiği güzel bir 𝗿𝗼𝗺𝗮𝗻𝘁𝗶𝗸 𝗸𝗼𝗺𝗲𝗱𝗶 filmi öneriyoruz…
Filmimiz: Umut Işığı.
Pat, bir tarih öğretmenidir ve eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra aylarca akıl hastanesinde tedavi görür.
Kişinin ruh halinde dönemsel olarak uç değişiklikler yaşanması ile bilinen bipolar bozukluğun pençesinde olan Pat için değişim vakti artık gelmiştir ancak O, terapisti ve ailesinin çabalarına rağmen eski karısı ile barışmaya kararlıdır. Spor yapıp sağlıklı bir hayat sürerken karşısına Tiffany adında eşini kazada kaybetmiş ve depresyonda olan bir kadın çıkar. Tiffany, eğer kendisi için büyük bir şey yaparsa Pat ile karısını birleştirmeye yardımcı olmak üzere Pat’i dans yarışmasında kedisine partner olmaya zorlar. Bu anlaşma sonucunda artık yeni bir umut ışığı doğmuş ve artık ikilinin hayatlarında güzel şeyler olmaya başlamıştır.
2010 yılında 12 dalda Oscar adayı olan ve en iyi film, en iyi yönetmen dalları başta olmak üzere 4 dalda ödül kazanan King’s Speech filmini izlediniz mi?
Colin Firth, Helena Bonham Carter ve Geoffrey Rush’ın başrollerini paylaştığı film; York Dükünün sosyal fobisi ve kekemeliği ile ilgili yaşadığı problemleri ve bu problemleri aşmak için çıkmış olduğu uzun bir süreci konu alıyor. Filmde York Albert’in kral olmaya giden yolda sosyal fobi kaynaklı kekemeliğinin üstesinden geliş hikayesi ve konuşma terapisti Lionel Logue ile tedavi süreci ele alınıyor.
Yaşlı İngiliz kralının tahtını bırakabileceği iki oğlu vardır: büyük oğlu Edward ve küçük oğlu Albert. Babasının ölümünden sonra tahta geçen Edward, yasak bir aşkın içinde olduğundan tahtı kardeşi Albert’e bırakacaktır. Küçükken yaşadığı travmatik olaylar sonucu kekeleyen Albert’ten, kraliyet sergisinde kapanış konuşması yapması istenir. Aşırı tedirgin ve kaygılı olan Albert, ağır bir şekilde kekeleyerek konuşmasını yapar. Albert’in yıllardır bu sorunu için başvurmadığı ünlü doktor kalmamıştır ancak; bir türlü sorunu çözülememiştir.
Eşi Elizabeth, ona yeni bir konuşma terapisti bulur. Terapist Lionel Logue’ın sıradışı yöntemleri vardır ve Albert bu yöntemleri garipser. Filmin ilerleyen bölümlerinde birlikte çalışmaya başlayan ikili arasındaki doktor- danışan ilişkisini ve daha sonra gelişecek arkadaşlığı görürüz. Bundan sonra kral, tüm konuşmalarında Logue’dan yardım alır.
Kralın en büyük sınavı, II. Dünya Savaşı arifesinde yapması gereken radyo konuşmasıdır ve Britanya’nın her ne pahasına olursa olsun Hitler’le savaşmak için yeterince kararlı, güçlü ve istekli olduğunu anlatması gerekmektedir. O an gelip çattığında, çalışmalarının karşılığını; eşi ile terapistinin desteği ile alan Kral VI. George, başlangıçta zorlansa da etkileyici bir konuşma yaparak büyük bir aşama kaydeder.
Duygusal Farkındalık & Duygu Odaklı Terapi Yaklaşımı Kitabı
Cem Gençoğlu ve Müge Yılmaz’ın kaleme aldığı Duygusal Farkındalık & Duygu Odaklı Terapi Yaklaşımı kitabı içerisinde birbirinden kıymetli eğitim programları bulunuyor. Geçmiş dönemlerde düşünce, akıl, mantık ve duygu kavramlarından birinin üzerine yoğunlaşılması gerektiği görüşü savunulmuş ve tartışma konusu olarak gündemde yer almıştır. Ancak bu kitap; geçmişten gelen bu tartışmalı konuya farklı bir bakış açısı getirerek bu kavramları bütüncül olarak ele alıyor, problem çözümlerinde her birinin önemli ve diğerinin tamamlayıcısı olduğunu aktarıyor. Yaşamış olduğumuz tüm duyguları pozitif veya negatif olarak etiketlemek yerine hayatın devamlılığı için önemli unsurlar olarak nitelendiriyor. İçinde bulunan eğitim programları ile okuyucuların duygularına geniş pespektiften bakmalarını sağlıyor ve bu duygularını sağlıklı bir şekilde yansıtıp dile getirmeleri noktasında farkındalık yaratıyor.
Duygularına farklı açılardan bakmak isteyenlerin, etkisi kanıtlanmış ve harika bir kılavuz niteliğinde olan bu kitabı okumalarını tavsiye ederiz.
Baş rollerini Antony Hopkins ve Emma Thompson’un paylaştığı şizoid kişilik bozukluk ve mükemmelliyetçiliğin işlendiği sürükleyici bir film önerimiz var: Günden Kalanlar.
Sürekli işiyle ilgilenen, donuk bir baş kahya olan Stevens; efendisi Lord Darlington’un hizmetinde çalışmaktadır. Film; uzun yıllar önce birlikte çalıştığı, aslında sevdiği ama bunu kendine bile itiraf edemediği Miss Kenton adındaki kahya kadından mektup alması üzerine II. Dünya Savaşı öncesi İngilitere’sinde gelişen hikayeleri konu alıyor.
Miss Kenton’ın odasına çiçek getirdiği etkileyici sahnede Stevens, hiç neşeli gözükmediği gibi çiçekleri dikkat dağıtıcı bulur. Miss Kenton’ın duygularını anlamasından korkar ve her defasında yalnız kalmak ister. Genel olarak da konuşmalar esnasında kişilere ilgi göstermemesi, duygularını gizlemeye çalışması; Stevens’ın şizoid kişilik bozukluğuna yani yakın ilişkiler kurmaktan çekinen, yalnız kalmayı yeğleyen ve sosyallikten kaçınan özelliklere sahip olduğunu görmekteyiz.
Stevens; sert, kuralcı ve onur konusunu her şeyin üzerinde tutan bir babaya sahiptir. Bu sebeple de Stevens; babasını hayal kırıklığına uğratmak istemez, onu her konuda gururlandırmaya çalışır. İşini her zaman en iyi şekilde yapmaya çalışması ve sürekli işiyle ilgilenmesi, Steven’ın aynı zamanda mükemmelliyetçi karakterini gözler önüne sermektedir. Hatta babasının ölüm haberini Miss Kenton’dan aldığında; ‘’Biraz meşgulüm birazdan geleceğim.’’ Cümlesini kurması; mükemmelliyetçi karakterini bir kez daha açığa çıkarmakta ve işini her şeyin üzerinde tuttuğunu göstermektedir. Babasının da ölene kadar çalışması, ölürken bile süpürgesine sıkı sıkı sarılması ve bırakmaması; Stevens’ın karakter özelliklerinde babasının rolünün ne derece önemli olduğunu vurgular niteliktedir.
Cumartesi akşamı bir planınız yoksa, psikolojik analizleri bulunan ve dram kategorisinde yer alan bu filmi izlemenizi öneririz.
Çözümü mümkün olmayan psikolojik bir rahatsızlık olarak bilinen sınır kişilik bozukluğu, şema terapi yaklaşımının uygulanmasıyla birlikte bu rahatsızlığa sahip kişilerin tedavisi için umut ışığı olmuştur. Çünkü yapılan araştırmalar, şema terapi ile tedaviye olumlu yanıt verme oranının oldukça başarılı olduğunu göstermektedir.
Bu sebeple; şema terapi yaklaşımını geliştiren Arnoud Arntz, Hannie van Genderen, klinisyenler için Sınır Kişilik Bozukluğu ve Şema Terapi kitabını kaleme aldı. Bu kitap; sınır kişilik bozukluğu vakalarında şema terapi yaklaşımının klinikte nasıl uygulandığını anlatan, çok değerli bir kitap.
Bu kitap içerisinde; şema terapinin terapi aşamaları, vaka örnekleri, kullanılan teknikler ve stratejiler gibi değerli bilgilerin yer alması yönüyle de klinisyenlerin baş ucundan ayırmayacağı niteliktedir.
Bu Pazar akşamı için Obsesif Kompülsif bozukluğu anlatan güzel bir film önerimiz var.
Filmimizin adı: Toc Toc
Bu filmde Federico, Otto, Emilio, Lili, Ana Maria ve Blanca adında 6 farklı takıntılı davranışa sahip kişi görüyoruz. Federico; istemsizce küfür etme, Emilio; eşya biriktirme, Blanca temizlik, Lili; babasını kaydettikten sonra edindiği ölüm korkusu dolayısıyla duyduğu kelime ve cümleleri tekrar etme, Ana Maria; evden çıkmadan ocak, kapı ve pencereyi defalara kontrol etme, Otto; simetri ve düzen takıntılarına sahip kişilerdir.
Takıntılı davranışları yüzünden hayatları çok zor olan bu kişiler, bir klinikten randevu alırlar. Kliniğe gittiklerinde 6 kişinin randevusu da aynı saattedir ve kişiler bunun şaşkınlığını yaşarlar. Bu sırada terapistin uçağının geciktiği bilgisi gelir. Bu kişiler terapistlerini beklerlerken bir süre sonra konuşmaya başlarlar ve birden grup terapisi ortamı oluşur. Birbirlerinin sorunlarını anlamaya, çözmeye ve birbirlerine destek vermeye çalışırlar. Bu sırada terapist hala gelmemiştir; çünkü aslında içlerinden biridir…
Black Swan filminde siyah ve beyaz kuğu karakterlerini canlandıran Natalie Portman, mükemmelliyetçi Nina karakteri ile başrolü oynuyor. En iyi kadın oyuncu Oscar ödülü dahil pek çok ödül alan Black Swan, psikolojik gerilim ve dram türünde bir filmdir.
Filmde Nina’nın annesi Erica; baskıcı, obsesif ve aşırı kontrolcü bir anne figürü olarak karşımıza çıkıyor. Annesinin psikolojik durumu, Nina’nın da hayatını şekillendiren en büyük faktördür. Nina’nın anne kontrolünden çıkıp saf ve temiz beyaz kuğu gibi olma özelliğini kaybedecek olması, Erica’nın en büyük korkusudur. Nina’nın hala çocuk odasına sahip olmasının nedeni (aslında) Erica’nın korkularının yansımasıdır. Tam da bu yüzden annesinin ona hala küçük bir kız olduğunu vurgulayan hitap şekli de Nina’nın yetişkin bir kadın gibi davranmasına izin vermez. Nina’nın mevcut mükemmelliyetçi karakteri ve çocuk kalmışlığı arasındaki ciddi çatışma olduğunu söylememiz mümkün.
Aşırı kontrolcü ve gelişimlere kapalı bir karakter olan Nina, kendindeki değişiklikleri meslektaşı Lily ile özdeşleştiriyor ki burada da çoklu kişilik bozukluğu yaşadığını söyleyebiliriz. Filmin sonunda Nina’nın yaşadığı tüm psikolojik süreçler, başarılı bir biçimde işlenmiştir.
Black Swan, psikolojik tahlil açıdan çok zengin bir film olmakla birlikte, uygunsuz sahnelerinin bulunduğunu hassas takipçilerimiz için hatırlatmak isteriz.
Çocukluk hikayesini anlamak isteyen herkes için çok aydınlatıcı bir kitap Yetenekli Çocuğun Dramı…
‘’Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır. Kimseyi sokmadığı bu gizli odasına mutlaka girecek olanlar yalnız kendi çocuklarıdır. İnsan çocuk sahibi olunca odaya hareket gelir, hazırlık başlar; çünkü dramın devamı için gerekli ortam sağlanmıştır. Fakat çocuk bu dramda oynayacağı rolü ve kullanacağı aksesuarları seçmekte özgür değildir; çünkü rolü zaten yaşama getirilirken belirlenmiştir ve yer aldığı ‘oyunla’ ilgili anılarını da yetişkinlik yaşamına taşıyacaktır. Rolünün ne olduğunu belki ancak daha sonra, terapide sorununa çare ararken öğrenebilir…’’
· Aşırı vicdan ve hayır diyememek yüzünden kendi ihtiyaçlarınıza sıra gelmiyor mu?
· Terk edilmekten korktuğunuz için ilişkilerde çok mu altta kalıyorsunuz?
· Sağlığınızı kaybetmek, aklınızı kaçırmak, parasız kalmak, uçağa binmek gibi korkularınız yaşam sevincinizi yok mu ediyor?
· Hayatınız, işlerinizi yetiştirmeye çalışmakla mı geçiyor?
Bugün yaşamınızda istemeseniz de var olan, temeli çocukluk ve ergenlik döneminizdeki olumsuz deneyimlere dayanan, işlevsiz ve çarpık şemaları fark etmenize ve bu şemaların iyileştirilmesine yardımcı olmaya yönelik harika bir kitap önerimiz var.
Kitabımızın adı: Hayatı Yeniden Keşfedin.
Şema terapinin öncüsü Jeffrey E. Young ile Janet S. Klosko’nun kaleme aldığı bu kitapta psikolojide yer alan 18 işlevsiz şemayı açıklamalar ve örneklerle bulabilirsiniz. Tüm bu işlevsiz şemaları tanıyarak siz de çocukluğunuzdan itibaren yaşadığınız olayları süzgeçten geçirebilir, böylece hayatınıza yepyeni bir yorumla yön verebilirsiniz.
Yazar Diane Zimberoff’un işlevsel olmayan aile olarak tanımladığı aile ilişkilerinde, kurban-kurtarıcı-zorba vardır. Bu üçgen çerçevesinde anlatılan kitapta, zaman zaman kendinizi zaman zaman çevrenizdeki kişileri bulacaksınız…
Ailede öfkeli bir zorba, öfkesini dışa vurduğu kurban ve kurbanı zorbadan kurtaran bir kurtarıcı vardır. Bazen zorba; kurtarıcıya zorbalık yapar, kurtarıcı kendini kurban pozisyonunda hisseder ve zorba, kurbana acıyarak onu kurtarma eyleminde bulunur. İşlevsel olmayan ailelerde bu roller sürekli değişerek kısır döngü halinde sürer gider…
Aslında bu üçgen durdurulabilir ve değiştirilebilir yapıdadır ancak iyi bir terapiye ihtiyaç vardır…
Sevgili ebeveynler; evet zaman zaman çok bunalıyorsunuz, bazı kriz anlarını yönetmek gerçekten çok zor bir hal alabiliyor ve durum karşısında nasıl davranmanız gerektiğini kestiremiyorsunuz. Katı ya da yumuşak eğitim modelleriniz çocuğunuzla iletişim kurmanız için yeterli olamayabiliyor ve kendinizi çıkmazda hissediyorsunuz.
Size bir kitap önerimiz var.
Bu kitabımızın adı: Çocuğunuza Sınır Koyma 2
Bu kitap, size inatçı ve ısrarcı çocuklarınızın eğitiminde yepyeni bir yöntem sunuyor. Kitabın sunduğu bu yeni yöntem; çocuklarınızın daha pozitif, daha saygılı ve daha iletişime açık birer birey olmasında etkin rol oynayacak.
“Geçmişi anlamak, bugünkü ilişkileri anlamaktır. İmkansızdan mümküne geçmektir” diyor psikiyatrist, psikoterapist Bahar Tezcan…Başlangıçta her şey toz pembeydi belki, zaman içinde siz de ne olduğunu anlayamadan bir şeylerin ters gittiğini, sevilmek için çaba harcadığınızı düşünür oldunuz. Geçmişten bugüne hayattaki en büyük korkunuzdu terk edilmek, bu yüzden çıkmaz sokaktaydınız aslında; geçmişte yaşadığınız acılar şekillendirmişti bu ilişkiyi. Peki, bu ilişki nasıl mümkün olacaktı?
Hayır diyemeyenler için bir de kitap önerimiz var. Hayatınızı kontrol altına almakta zorlanıyor musunuz? Kişisel sınırlarınızı belirlemediğiniz için insanların sizden faydalandığını mı düşünüyorsunuz? Yapmak istemediklerinizi sırf karşı taraf kırılmasın diye yapıyor ve sonunda kendinizi mutsuz ve değersiz mi hissediyorsunuz?Eğer yanıtlarınız evet ise bu kitap tam size göre…
Sınırlar kitabını okurken duygularınızı, ihtiyaçlarınızı, yapmak istediklerinizi ve istemediklerinizi mercek altına alarak kendinizi keşfedeceksiniz…
O’nunla birlikte olmak eziyet olmasına rağmen yokluğunda büyük bir boşluk hissediyorsanız; iyi adamlar sıkıcı ama sorunlu, karamsar, mesafeli erkekler çekicidir diyorsanız, ulaşılmaz gibi görünen, mutsuz olan ve mutsuz eden partnerinizi mükemmel bir partnere dönüştürme fikri size de harika geliyorsa, çektiğiniz aşkın ıstırabını aşırı sevmek ile özdeşleştiriyorsanız ‘’Aşırı Seven Kadınlar’’ kitabı tam da size göre…
Bu kitap; karşı cinste takıntı haline getirerek aşk diye adlandırdığınız ama aslında sizi içten içe çökerten bu döngünün sebebinin, çocukluğunuzda bir yerlerde yaşamış olduğunuz sağlıksız ilişki kalıplarından olduğunu anlatıyor ve sizi çocukluğunuzdaki anılarınızı sorgulamaya yöneltiyor.
Bu kitap ile aşırı sevdiğini zannederek kendine zarar veren bir kadından bu soruna dur diyebilmek için adım atan ve kendini sevebilen bir kadına dönüşebilirsiniz.
Çoğu iyi gitmeyen ilişki, problemlerinin çözümü için farklı yollar arar. Genelde iki taraf da yaralarının üstünü örtmeye, onları görmezden gelmeye çalışarak geçici çözümlerle kendini iyileştirmeye çalışır. Aslında sorunların çözümü terapi odasındadır. Yazar Bahar Tezcan ‘’Terapi Odasında İyileşen İlişkiler’’ kitabında bağlanma, aldatma-aldatılma, narsist bireylerle ilişki, evlilik, boşanma gibi konuları detaylarıyla ele alarak sizin de geçmişinizi anlamanızı ve güçlenerek pek çok sorunun yanıtıyla yüzleşmenizi sağlıyor.